9 Ekim 2018 Salı

Politik Alanın Kendi Üzerine Kapanması - I


Modernlikle birlikte toplumlar birbirinden görece otonom alanlar/sistemler şeklinde, iktidar ilişkileri/işlevler temelinde ayrışarak örgütlenmiştir.

Politik alanın diğer alanlara nispetle görece üstünlüğü ve anayasal iktidarın aşılamaz nihailiği (devrim durumları hariç) demokratik toplumlarda farklı alanları görece dengede tutan bir enerjiyle mümkün hale gelir.

Bu yüzden hiçbir toplum, siyasal alan da dahil olmak üzere, tek bir alan hakimiyetine indirgenemez. Temsil fetişizmi ile “temsilci”nin kendini “asli” olanın yerine ontolojik olarak ikame etmeye teşebbüs etmesi (ki hiçbir güç ontolojik olarak devredilmez, yetkilendirmelerle delege edilebilir) sadece alan otonomilerini dinamitlemez aynı zamanda toplumsal güçleri ütopik düşünce biçimlerine veya atalete sevkeder. Bu da çeşitli alanlarda toplumsal enerji akışlarını düzensizleştirerek toplulukları çözüp nüfuz edilmesi zor bireysel atomizmlere yönlendirir.

Bunları çözmek için kullanılan yöntemler de düzenli bir sağırlık hissi yaratır. Parlamenter sistemlerin krizlerinin derinleşmesinde, doğru konumlandırılmadığı durumda etkili olan siyasetin think-tankleşmesi ve siyasal eylemin ekonomik söylemlerle yeniden biçimlendirilmesi politik alanın kendi üzerine kapanımını perçinler. Siyasal eylem rejiminin think-tankleşmesi, çeşitli sorun alanlarından doğan toplumsal yönelimlerin siyasal alanda kendi dilini bulmasını baskılaması nedeniyle politikanın toplumsal işlevlerini aşındırır.

Bu açılardan bakınca, günümüz popülizmleri siyasal alanın kendi üzerine kapanımına bir tepki olarak ortaya çıkarken, yukarıdaki durumları dikkate almadığı için, kurumsal özerklikleri ve hukuku zorlayarak kendine alan alan açar ancak fetişleştirdiği “halk” kategorisini homojenleştiremeyeceği için, eleştirdiği “kendi üzerine kapanma” tuzağına düşer.

Çeşitli toplumsal eğilim ve güçlerin nefes boruları gibi çalışan gazete köşe yazarlığı da söylemsel gırtlağını (alladoxia etkisi) egemen eğilimle takas ederek fiilen kendi temelini dinamitler. İşlevleri çarpıklaşır, kendi ehemmiyet söyleminin kısır demir kafesine girer.

Bu nedenle, politik alan ile hukuk alanını çeşitli toplumsal mücadeleler, sözleşmeler, uzlaşımlar temelinde tarihsel olarak gelişmiş alanlar halinde konumlandıramayan toplumlar, politikanın tüm hayatı yutma fantezisiyle fetiş bir kategori olarak kutsandığı, derin çalkantılarla yaşayan bir toplumsal zaman tipi üretir.