10 Ocak 2011 Pazartesi

Mustafa Emirbayer-Irkçılığın Sosyolojisi

Mustafa Emirbayer ve Matthew Desmond yakın zamanda ırkçılık araştırmaları alanına önemli iki eserle katkıda bulundular. Racial Domination-Racial Progress başlıklı ilk eser daha çok lisans düzeyindeki öğrenciler için hazırlanmış. Racial Order isimli diğer eserin yakında yayınlanacağını duyurmuş Emirbayer. Racial Domination ilişkisel yaklaşımlardan Pierre Bourdieu'nün çalışmalarının yanı sıra Charles Tilly'nin tarihsel sosyolojik perspektifinden derin izler taşıyor. Kitabın teorik bir özeti müstakil bir makale olarak yayınlanmış.

Mustafa Emirbayer


Eser ABD'deki ırk çalışmaları literatürünü kavramsal bakımdan yeniden gözden geçirmenin yanı sıra İlişkisellik üst başlığı altında sekiz toplumsal alanda ırksal eşitsizlik ve baskının tarihini sosyolojik boyutlarıyla yeniden ele almayı deniyor. Son bölümde Irksal Adalet'e Doğru başlığında özet bir tartışma yapılmış.
Amerikan toplumunun ırksal ilişkiler ve eşitsizlikler temelinde kurulmuş olması, yarattığı toplumsal sorunlar kadar sosyal bilimlerin bu kavrama atıf yapmaksızın konuşmasını imkansızlaştırması da kitaba etkide bulunmuş.  Yazarlar bu ikilemin farkında tartışmayı yürütürken, Amerikan modernliğinin ırk temelinde kurulmuşluğunun yarattığı paradoksların zaman zaman demokratik çözüm arayışlarını nasıl tıkadığını ve marjinalleştirilmiş toplulukların karşı karşıya kaldıkları sorunların boyutlarını ve zorluklarını da göstermeye çalışmışlar. Bu ikilemi aşmak için özellikle ilişkisel perspektifle sorunların yeniden ele alınmasının ne denli yararlı olabileceğini de gösteriyorlar. Yasal haklar, affirmative action, kölelik mirası gibi sorunların tarihi oldukça mahir biçimde özetlenmiş. Siyahlar, kızılderililer, İspanik nüfus, Japonlar, Çinliler ve diğer etnik toplulukların yasal düzeyde ne tür bir süreçten geçerek "temel" haklarını kazanabildiklerini de sistemtik biçimde özetlemiş yazarlar. Ancak yeni kıtaya ırkçılığın nasıl taşındığına ilişkin tartışma İngiliz ve İspanyol politik mirasına referansla hızlı geçilmiş. Roma, Yunan mirası ve Katolisizmin etkilerine değinilmemiş. Fakat Manifest Destiny tartışması doğru bir bağlama yerleştirilerek anlatılmış. Kitap daha çok Afrikalı-Amerikalılar ve kızılderili ulusların maruz kaldıkları ayrımcılık, şiddet, terör, hukuk yoluyla derinleştirilmiş eşitizlik mirası, politik kopuş süreçleri üzerinden bir teorik omurga üzerinde kurulmuş. Eserin yeniliği belirttiğim gibi ilişkisel teorileri işe koşmasından geliyor.
Kitap W.E.B. Du Bois'nin öncü eserleri, Rogers Brubaker'ın Ethnicity Without Groups kitabı ile William J. Wilson'ın çalışmaları etkisi ışığında da ele alınıp değerlendirilebilir.Kitabın analitik açıklığı ustaca kotarılmış.
Racial Order'ın sosyolojik teori içinde daha kapsamlı tartışmalar içerdiğini başlıklardan tahmin etmek mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder